Anadolu'da Ortak Yaşam ve Kültürün Simgesi Olarak Çay

Türkler ve çay! Saplantıyı hepimiz biliyoruz ama kaçımız bunun nasıl başladığını biliyor?

^th

Çay söz konusu olduğunda Türkler kendilerini sınırlamazlar. . Çay içmenin belirli bir saati yoktur. Taze demlenmiş çayımızı günün her saatinde, her yerde içebiliriz. Şekerli veya şekersiz, zayıf veya güçlü olabilir.

Çay, çocuklar için bir geçit töreni de olabilir. Sütlü çaydan (sütlü çay) paşa çayına (soğuk suyla özel bir şekilde karıştırılarak bardağın katmanlı görünmesi için çay) geçiş, çocukluktan ergenliğe geçiştir. Paşa çayından siyah çaya geçiş ise aslında yetişkinliğe geçişin bir simgesidir.

Çoğu kaynakta Türklerin Anadolu'ya girmeden çok önce Orta Asya'da çayla tanıştığı yazılır. İlk çay içen Türk'ün şair Hoca Ahmet Yesevi olduğu rivayet edilir. Abdül'll Kayyum Nasıri'nin Fevakiü'l Cülesa adlı eserine göre Hoca Ahmet Yesevi, Türkmen komşusunun evinde ilk kez içtiği çayın şifa niyetine içilmesini tavsiye etmiştir.

Aslında kimse bilmiyor. Türk çay fincanını kim tasarlamıştır ama çay fincanına ilk kez Hoca Ali Rıza'nın (1858 - 1930) 'Semaver' adlı tablosunda rastlanır.

Aslında bir mühendislik harikası. Laleyi andıran 'ince belli çay fincanı', Avrupa'da kullanılan kalın fincanların çok pahalı olması nedeniyle tasarlandı. Bazıları da ince belli, zarif, hoş bir kadın vücudunu andırdığını iddia ediyor. Cam, soğuk kış günlerinde avucunuzun içine mükemmel bir şekilde oturur ve elinizi ısıtır. Böylece çayın sıcaklığını önce avucunuzda sonra da kalbinizde hissedebilirsiniz. Ve küçük olduğu için soğumadan önce sıcak, çok sıcak içebilirsiniz.